Erken gebelik kayıpları; (abortus, düşük) gebelikte sık karşılaşılan problemlerinden biridir.
Abortus gebeliğin en sık görülen komplikasyonu olup kasık ağrısı ve kramplarla ortaya çıkan vajinal kanama ile beraber gebeliğin rahimden atılması, gebeliğe dair bulgu ve semptomların kaybolması olarak tariflenir . Dünya sağlık örgütü ise gebelik ürününün ağırlığı ve gebelik süresini kriter alarak, 20. gebelik haftasından önce, 500 gramın altındaki embriyo veya fetüs ve eklerinin tamamının ya da bir kısmının rahimden atılması durumunu abortus olarak tariflenmiştir.
On ikinci gebelik haftasına kadar olan abortuslar erken abortus, 12.–20. gebelik haftaları arasında olan abortuslar ise geç abortus olarak adlandırılmaktadır. Kendiliğinden olan düşüklerin %62 si 12. gebelik haftasından önce görülmektedir. Klinik olarak tanısı konulmuş gebeliklerin yaklaşık %15’i düşük ile sonuçlanmaktadır.
Düşük sıklığı anne, baba yaşları, önceki kötü gebelik geçmişi, genetik faktörler tarafından etkilenebilmektedir. Anne yaşının 18’den küçük veya 35’den büyük olması, önceki gebelik kayıplarının sayısı ve artmış doğum sayısı ile düşük riski artmaktadır. Otuz beş yaş üstünde yumurta yaşlanmasına bağlı olarak genetik bozukluk oranının artışından dolayı gebelik kaybı riskinde keskin bir artış ortaya çıkmaktadır. Yaygın olarak kabul gören görüşe göre, bir sonraki gebeliğin de kaybedilme riski kaybedilen her gebelikle birlikte artar ve 5–6 düşük sonrasında %50’nin üzerine çıkar.
Tekrarlayan gebelik kaybı her yıl 500.000’den fazla kadını etkileyen yaygın obstetrik bir problemdir. Tekrarlayan gebelik kayıpları spontan birbirini izleyen en az iki ya da daha fazla gebeliğin sonlanması olarak tanımlanır. Tüm gebeliklerin %0,5–3’ünde görülür. Bazı kaynaklarda TGK arka arkaya 3 veya daha fazla spontan gebelik kaybı olarak tanımlanmaktadır. Tekrarlayan gebelik kayıpları çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin %5’ini etkilemektedir.
Gebelik kayıpları nedenleri; koagülasyon sistemi( pıhtılaşma) bozuklukları, genetik faktörler, anatomik faktörler, immünolojik nedenler, hormonal bozukluklar, enfeksiyonlar, çevresel faktörler sayılabilir. Tam bir değerlendirmeden sonra bile vakaların yaklaşık yarısında açıklayıcı bir neden bulunamamaktadır.
Erken gebelik kaybı ve/veya tekrarlayan gebelik kayıpları olan hastaları değerlendirme sürecine öncelikle ayrıntılı hikaye, fizik muayene ile başlanmalıdır. Tüm gebelik kayıplarının hangi dönemde (preembriyonik, embriyonik) olduğu, düşük öncesi bebek kalp atımının görülüp görülmediği ve abortus şekli ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir.
Erken dönem( 12 haftadan küçük) tekrarlayan gebelik kayıplarında; yapılan bilimsel çalışmalarda en sık nedenin genetik anormallikler olduğu ortaya konulmuş olup, bu hastaların taranmasında öncelikle hem anne- baba kromozom analizi hem de gebelik ürünlerden kromozom analizi yapılması önerilmektedir.
Geç dönem ( 12 haftadan büyük) tekrarlayan gebelik kayıplarında ise özellikle anatomik sebepler, immünolojik nedenler daha olasıdır. Bu hastalarda anatomik sebeplerin taramasında detaylı pelvik muayene, ultrasonografi, sonohisterografi, histeroskopi, seçilmiş olgularda ise magnetik resonans yapılmalıdır.
Gebelik kayıpları, çiftler ve bu durumun tanı ve tedavisiyle ilgilenen doktor için yıpratıcı bir durumdur. Aileye danışmanlık hizmeti verilmeli ve gerekirse profesyonel psikolojik destek almaları sağlanmalıdır. Hastaların yarısında belirgin neden bulunamayacağı bilinmesine rağmen yine de bu gruptaki hastalarda tedavi edilmeden bile başarılı gebelik elde edilebileceği bilinmelidir. Bu olgularda amaç gebelik arzulayan kadınlarda sağlıklı, komplikasyonsuz ya da minimum komplikasyonla gebeliğin devamı ve sonlanmasına katkıda bulunabilmektir.